Jeotermal enerjiyle lityum üretimi ve karbon emisyonu azaltımına yönelik ilgi çekici bir makale
Jeotermal akışkanlardan lityum üretimi, karbon emisyonlarını azaltarak sürdürülebilir enerjiye katkı sağlıyor. Türkiy'de bu alandaki çalışmalardan bir makale Geothermics’te yayımlandı.
Enerji dönüşümünde kritik rol oynayan lityum (Li), nikel (Ni), kobalt (Co), demir (Fe) ve bakır (Cu) gibi elementler, enerji sağlama kapasiteleri ve birincil enerji kaynakları olarak artan öneme sahip. Özellikle lityum-iyon piller, yüksek enerji ve güç yoğunluğu sayesinde diğer batarya teknolojilerine kıyasla avantaj sağlıyor.
Lityum, kayaç mineralleri, tuzlu su kaynakları ve jeotermal sular içinde bulunuyor. Ancak, ekonomik açıdan önemli rezervler belirli ülkelerle sınırlı. Lityum, batarya üretiminde yaygın olarak kullanılıyor ve elektrikli araçların giderek artan üretimiyle talep hızla yükseliyor. Paris Anlaşması’nın karbon azaltma hedefleri doğrultusunda, 2030 yılına kadar yaklaşık 55 milyon elektrikli araç piyasaya sürülecek.
Bu büyük talebe rağmen, lityumun mevcut üretim süreçleri bu ihtiyacı karşılamada yetersiz kalıyor. Geleneksel lityum madenciliği, yoğun enerji tüketen ve fosil yakıtlara dayalı bir süreç olup, 1 ton lityum üretimi yaklaşık 5-6 ton CO₂ salımına neden oluyor. Ayrıca, lityum-iyon bataryaların üretiminde de ciddi karbon emisyonları oluşuyor. Bir içten yanmalı motor (ICE) aracın kullanım ömrü boyunca emisyonu 400 kg CO₂ olurken, lityum batarya destekli bir aracın emisyonu 500 kg CO₂’ye ulaşıyor.
Ancak, jeotermal akışkanlardan lityum elde edilmesi ve şarj süreçlerinde jeotermal enerjinin kullanılması, karbon salımını önemli ölçüde azaltabilir. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından belirlenen 2050 yılına kadar net sıfır karbon hedefi kapsamında, jeotermal kaynaklardan lityum geri kazanımı ve bataryaların bu enerjiyle şarj edilmesi en iyi seçenek olarak görülüyor.
Jeotermal enerji kaynakları genellikle belirli lokasyonlarla sınırlı olsa da, Geliştirilmiş Jeotermal Sistemler (EGS) sayesinde yüksek radyojenik granitlerin bulunduğu her yerde jeotermal enerji üretmek mümkün. Bu sistemler, hem sıcaklık hem de temiz enerji sağlayarak sürdürülebilir lityum üretimine katkı sunuyor. Jeotermal suların düşük konsantrasyonda lityum içeren kaynaklardan geri kazanımı için yeni teknolojiler geliştirilmesi ve EGS yatırımlarının desteklenmesi, gelecekte karbon emisyonlarının azaltılmasına büyük katkı sağlayacaktır.
Türkiye’de de jeotermal akışkanlardan lityum üretimi konusunda çalışmalar sürdürülüyor. Doç. Dr. Mehmet Furkan Şener’in LinkedIn hesabında yaptığı duyuruya göre, Türkiye’nin lityum potansiyelinin ve karbon emisyonunun azaltılmasında jeotermalin enerji kaynağı olarak rolünün incelendiği makale, Geothermics dergisinde yayımlandı.