Haberler

Jeotermalin Türkiye’de gelişimi – UNESCO Bilim Raporu, Füsun Servin Tut Haklıdır

Unesco Bilim Raporu kapak görseli (kaynak: UNESCO)
Merve Uytun 21 Mar 2022

2009 ve 2019 yılları arasında Türkiye'deki jeotermal santral sayısı 3'ten 49'a yükseldi. Bu gösterge, Türkiye'yi ABD, Endonezya ve Filipinler'den sonra dünyada dördüncü sıraya yerleştiren 1,5 GWe'lik bir jeotermal kapasiteye tekabül ediyor.

Son beş yılda kalkınma önceliklerinin nasıl hizalandığına dikkat çeken UNESCO Bilim Raporu, tüm gelir seviyelerindeki ülkelerin, paralel olarak dijital ve “yeşil” ekonomilere geçişlerine öncelik verdiğini gösteriyor.

Rapora göre; Türkiye, Avrasya ve Orta Doğu’dan gelen fosil yakıt ithalatına olan yüksek bağımlılığını azaltmak amacıyla ülkenin enerji karışımını çeşitlendiriyor. Hidroelektriğin katkısı, doğal engeller karşısında sabit kalıyor ve hükümeti rüzgar, güneş ve jeotermal kaynaklara yönelmeye sevk ediyor. 2012-2018 yılları arasında, yenilenebilir enerji kaynaklarının, Türkiye’nin birincil enerji arzındaki payları %3’ten %8’e yükseldi. Jeotermal enerji, Türkiye’nin enerji karışımına önemli bir katkı sağlamıştır.

Türkiye’de jeotermal enerjinin on yıl içinde gelişimi konusunda İstanbul Bilgi Üniversitesi, Enerji Sistemleri Bölümü’nden Dr. Füsun Servin Tut Haklıdır’ın UNESCO Bilim Raporu 2021 de yer alan değerlendirme yazısını izniyle paylaşıyoruz:

Türkiye on yıl içinde jeotermal enerji için nasıl rol model oldu?

Son on yılda, Türkiye, Batı Anadolu’da 1000’den fazla jeotermal kuyu açıldı. (Kaya, 2017). Bu kapsamlı deneyim sayesinde jeologlar, Türkiye’nin batısında aktif bir rift havzası olan ve yaklaşık 140 km uzunluğunda ve 14 km genişliğinde jeotermal potansiyele sahip Büyük Menderes Grabeni’nde 4500 m derinliğe kadar kuyular açmayı başardılar.

Jeotermal arama 2007 yılında Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Maden Suları Yasası’nın kabul edilmesinden bu yana hız kazanmıştır. Bu yasa, potansiyel özel sektör ortaklarına yatırım yapmak için gerekli güveni vermiş ve yasal, teknik ve idari engellerle ilgili bazı endişelerini ortadan kaldırmıştır. Örneğin, yasa lisans sayısını ikiye indirdi ve arama ve işletme ruhsatı olarak iki lisans türü tanımladı. Buna paralel olarak, 2010 Yenilenebilir Enerji Destek Programı, şirketlere ürettikleri enerjiyi on yıl boyunca sabit bir oranda satın alma fiyatını garanti eden yeni bir tarife garantisi (kWh başına 0,105 ABD Doları) getirdi. Yatırımcılar şu anda Türkiye’de jeotermal enerji üretimine yönelik taahhütlerini yenilemeden önce 2021’den itibaren yeni tarife garantisi haberlerini bekliyorlar.

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Türkiye ekonomisinin karbondan arındırılmasına eşlik etmek için jeotermal enerjinin gelişimini finansal olarak da destekledi. Türk jeotermal enerji şirketleri, AB’nin Ufuk 2020 programına konsorsiyumlar aracılığıyla katıldı. Bu, özellikle Avrupa’daki teknoloji sağlayıcıları ve faaliyet gösteren şirketlerle etkileşim kurmalarını sağladı. Bu büyük bütçeli, çok disiplinli projelerden ikisi Geosmart ve GeoPro’dur. Türk hidroelektrik enerji şirketi Zorlu Enerji, altı araştırma projesine katılımıyla Horizon 2020’den yaklaşık 3,5 milyon Euro aldı.

Dr. Füsun Servin Tut Haklıdır’a ait ilgili yazının orjinalini burada bulabilirsiniz.

Raporun tamamına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: UNESCO