Röportaj – Salavatlı Jeotermal Sahasında Jeotermal NCG Reenjeksiyon Çalışmaları
Türkiye’de yoğuşmayan gazların (NCG) reenjeksiyonu kapsamında, Prof. Dr. Niyazi Aksoy ve Mege Geothermal AŞ’den Dr. Kutlu Çakır ile Salavatlı Jeotermal Sahası'ndaki NCG reenjeksiyon uygulamaları ve sektörün geleceği üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
Jeotermal enerji sektöründe çevre dostu ve sürdürülebilir uygulamalar giderek daha fazla önem kazanıyor. Bu çerçevede, Türkiye’de jeotermal NCG (Yoğuşmayan Gazlar) reenjeksiyon çalışmalarının mevcut durumu, sahadaki uygulamalar ve sektörün geleceği hakkında NTU Jeotermal Danışmanlık’tan Prof. Dr. Niyazi Aksoy ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Türkiye’de jeotermal NCG reenjeksiyonu konusundaki çalışmaların mevcut durumu hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
Türkiye’de jeotermal NCG reenjeksiyon çalışmaları son yıllarda büyük bir ivme kazandı. Özellikle Aydın ve Denizli gibi JES’lerin yaygın olarak bulunduğu jeotermal sahalarda, CO2 ve H2S gibi zararlı gazların reenjeksiyonu üzerine yoğun projeler yürütülüyor. Bu çalışmalar, jeotermal enerji santrallerinin çevresel etkilerini azaltmak ve toplumsal kabulü artırmak amacıyla gerçekleştiriliyor. Önde gelen firmalar, sahadaki üretim koşullarına uygun çözümler geliştirerek, NCG’nin rezervuarlara geri basılmasını sağlıyor ve bu süreci optimize etmeye çalışıyorlar.
NCG, çoğunlukla CO2, H2S ve Hidrokarbon kökenli sera gazlarından oluşmaktadır. Bu gazlar, üretim sırasında atmosfere salınmaktadır. JES’lerin sera gazı emisyonu, gelecekte karbon vergisi ile karşılaşma riski yaratmaktadır. Son yıllarda, NCG’nin jeotermal rezervuarlara geri basılmasına ilişkin çok sayıda öneri ve çalışma yapılmaktadır.
NCG (Yoğuşmayan Gazlar) reenjeksiyonu konusundaki çalışmalarınızı nasıl başlattınız ve bu süreçte elde ettiğiniz en önemli bulgular nelerdir?
NCG’nin jeotermal rezervuarlara geri basılması hakkındaki çalışmalarımız 2013 yılında başladığımız bir TUBİTAK araştırma projesine dayanmaktadır. Bu çalışmada özellikle sorun yaratan CO2 ve H2S’in su içinde çok kolay çözündüklerini öğrendik. Gazların su içindeki çözünürlükleri sıcaklık düştükçe artmaktadır. Bu nedenle reenjekte edilen düşük sıcaklıktaki sularda daha fazla NCG çözünebilmektedir. Çözünürlüğün bir başka parametresi de basınçtır. Kısacası, basınç artıkça ve sıcaklık azaldıkça daha fazla NCG suda çözünebilmektedir.Araştırma projemiz Mege AŞ tarafından desteklenmiş ve Dora-II JES verileri bu projede kullanılmıştır.
Eğer NCG çalışma koşullarında, NCG çözünme basıncı renjeksiyon basıncının üzerindeyse, NCG basıncı bir kompresörle artırılarak çözünme basıncı koşullarına ulaşılabilir. Bazı çalışma koşullarında NCG basıncı reenjeksiyon basıncının üzerinde olabilir. Bu durumda NCG’nin kompresör gereksinimi olmadan basılması mümkündür.
Sonuç olarak NCG’nin tamamının rezervuara geri basılması mümkündür. Ancak kompresör kullanılması halinde, ciddi miktarda iç tüketim artabilmektedir. Bu nedenle jeotermal enerjideki teşvik mekanizmasının yeniden gözden geçirilmesi ve sıfır emisyonlu JES’lerin ödüllendirilmeleri gerekir.
Mege Geothermal A.Ş. Genel Müdürü Kutlu Çakır ile sahadaki uygulamaları ve NCG reenjeksiyon süreçlerinin sonuçları hakkında görüştük. Kutlu Bey, Mege Geothermal AŞ olarak sahadaki uygulamalarınızdan ve NCG reenjeksiyon süreçlerinizin elde ettiği sonuçlardan bahsedebilir misiniz?
Mege Geothermal AŞ, MB Holding AŞ’nin bir kuruluşudur. Firmamız Türkiye ve Dünya’da jeotermal enerjide öncü roller oynamaktadır. Dora-I Türkiye’nin ilk özel sektör jeotermal elektrik santralidir. Hırvatistan’daki varlığımız Velika JES ise, eski petrol kuyularının üretim kuyusuna çevrilmesiyle elektrik üretimi yapan Dünyanın ilk JES’i dir.
Kompresör kullanılmaksızın NCG reenjeksiyonuna Türkiye’de ilk kez Mege AŞ’de başlanılmıştır. Son zamanlarda başka sahalarda da yaygınlaştığını görmekten mutluyuz. Mege AŞ Aydın Salavatlı jeotermal sahasında 5 adet Binary JES ile 80 MW kurulu güce sahiptir.
Sahada ilk JES 2006 yılında devreye alınan 7.95 MW kapasiteli Dora-I’dir. Sahadaki en yüksek sıcaklık 213oC olmakla birlikte, JES’lerin kuyuları 160-180oC ortalama üretim sıcaklığına sahiptir. Başlangıçta NCG oranları üretilen akışkanın kütlece %1.5’i iken zamanla azalmış ve ortalama %0.5 seviyelerine inmiştir. Azalan NCG miktarı NCG enjeksiyonunu kolaylaştırmıştır.
Gelecekteki hedefleriniz nelerdir?
Mege Geothermal AŞ’de NCG reenjeksiyonu çalışmaları olumlu sonuçlar vermiştir. Dora-I, Dora-II ve Dora-IIIA ünitelerinde NCG tamamen rezervuara geri basılmaktadır. Bu JES’lerde NCG emisyon noktasından alınan 7-8 bar basınçtaki NCG’ler paslanmaz borularla reenjeksiyon hattına bağlanmıştır. Reenjeksiyon kuyularının düşük basınçlı olmalarından dolayı, tüm NCG reenjekte edilen su ile birlikte rezervuara geri basılmaktadır. Dora-II ve Dora-IIIA ünitelerinde uygulama bir yılı aşmıştır. Bu üniteler için NCG emisyonu olmadığına dair TÜBİTAK’dan yerinde ölçüm talep edilmiş ve resmi olarak belgelenmiştir. Dora-I ünitesinde ise NCG enjeksiyonu birkaç aydır sürmektedir. Yeni başlattığımız proje çalışmasıyla da Dora-IIIB ünitesinde NCG’nin yaklaşık yarısı enjekte edilebilmektedir. Hedefimiz, tüm jeotermal elektrik santrallerimizde %100 NCG reenjeksiyonuna ulaşmaktır.